Doğru amaca hizmet edebilen tek Browser: Firefox

IE mi FF mi? Chrome? Safari? Hangi web browser?

Çoğu zaman insanlar bu soruya basit estetik tercihler, yerleşmiş alışkanlıklar, performans veya sebebi net olmayan aidiyet duyguları ile yanıt veriyor. Oysa konuya daha bilinçli yaklaşmak ve “hangisi gerçekten bana hizmet ediyor” diye bakabilmek lazım. Bunun için önce biraz tarihimizi hatırlayalım.

1996-2000: Netscape’i yok eden Internet Explorer

90’lı yılların ortalarında web’de Netscape’in browser’ı Netscape Navigator (sonradan Netscape Communicator) ön plandaydı. Microsoft, Netscape’i piyasa dışına itmek için Internet Explorer’ı Windows 95’ten itibaren Windows’a entegre etme stratejisini uyguladı. Windows, PC’lerde tam bir tekel konumunda olduğundan, artık her bilgisayarda IE de olacaktı ve kullanıcılar sonradan bir browser yüklemekle uğraşmayacak, bu şekilde IE egemen hale gelecekti. Bir piyasadaki tekel konumunun (işletim sistemleri) bir başka piyasada (browser’lar) tekel elde etmek için kullanılmasına dayanan ve aslında yasadışı olan bu strateji Microsoft için çok başarılı oldu. ABD hükümetinin yıllar sonra Microsoft’u tekelcilikten mahkum etmesi ancak ciddi bir ceza vermemesi, Avrupa Birliği’nin de Microsoft’u Windows işletim sistemi kurulumu sırasında bir browser tercih ekranı getirmeye zorlaması iş işten geçtiken sonra gelen yetersiz yaptırımlar oldu. Bu sırada Netscape, kullanıcılarını kaybetmiş ve AOL tarafından satın alınmıştı. Akabinde IE, web’de tam bir egemenlik kurdu.

Netscape’in pazar payının düşüşü

2000-2004: Web’in Duraklama Dönemi

IE’nin web’de tekel konumunu elde etmesi, web sayfalarının programlanışında ve sunumunda büyük bir yozlaşmaya yol açtı. Şöyle ki, web sayfalarını hazırlayanlar, her browser’ın anladığı endüstri standartları yerine, nasıl olsa sadece IE kullanılıyor diye, sayfalarını sadece IE ile çalışabilecek şekilde oluşturmaya başladı. Microsoft da, geliştirdiği bir dizi sadece IE ve Windows ile çalışabilen teknolojiler yoluyla bu tekel konumunu perçinlemek için elinden geleni yaptı (ActiveX, sorunlu uygulamaları ve güvenlik açıkları nedeniyle bunların en kötü ünlüsüdür). Bu durum, browser’lar alanında tam bir duraklama devrinin ortaya çıkmasına yol açtı. 90 sonları ve 2000 başlarını kapsayan dönemde Web’de teknolojik ilerleme neredeyse durdu. Web’in kendisini umursamayan, sadece IE sayesinde Windows satışlarını korumayı umursayan Microsoft (IE zaten ücretsizdi) web’e ve web browser’ına kayda değer hiçbir yenilik getirmedi. Güvenlik, kullanılabilirlik, estetik gibi her açıdan vasat bir statüko oluştu. Ana gelir kapısı Windows ve MS Office lisansları satmak olan Microsoft’un web’e bakışı şüphecidir çünkü kontrolünde olmayan bir web’i kendi ürünlerine rakip olarak görür. Vermeye başladığı web hizmetleri de, her zaman Windows ile entegre çalışmaya yönelik öncelikler içerir.

2002-2004: Netscape’in küllerinden doğan Firefox

mozillaWeb’deki bu duraklama devrini bitiren Firefox oldu. Netscape’in AOL’e satılmadan önce Mozilla projesi adı altında browser kaynak kodlarını GPL lisansı ile açık hale getirmesiyle yeni bir özgür yazılım ortaya çıktı. Bu sayede Netscape ortadan kalktıktan sonra bu kodlar kullanılarak yeni bir proje başlatılabildi. Mozilla Vakfı bünyesinde, Gecko motoruna dayalı yeni bir browser yaratıldı. İsmi Phoenix, Firebird ve sonunda Firefox şeklinde değişen bu browser 2002’de beta olarak, 2004’te ise 1.0 versiyonu ile web’e taze bir soluk getirdi. İlk dönemde web’de sadece IE ile düzgün çalışan sayfalar nedeniyle sancılı bir geçiş dönemi yaşandı. Ancak kullanıcıya tabbed browsing, reklam ve pop-up engelleme, form içeriği hatırlama gibi bir dizi yeni özellik sunan Firefox, başarılı bir PR kampanyası ve karşı-kültürel havası ile hızla yükseldi ve IE’nin tekelini kırdı. 2000 ortalarına gelindiğinde bir özgür yazılım olan Firefox web’i büyük ölçüde özgürleştirdi, ve “IE isteyen” web siteleri artık insanların gıcık olduğu önemsiz bir azınlık haline geldi. Kullanıcı, çalışmayan bir sayfa ile karşılaştığı zaman suçu Firefox’a atmak yerine, doğrusunu yaparak sayfaya atmaya başladı. Bu çok önemli bir kırılma oldu. Firefox’u geliştiren Mozilla Vakfı’nın ana gelir kapısı, Firefox’un arama kutusundaki varsayılan arama motoru olma hakkının satılmasıdır. Bunun alıcısı, şu ana kadar hep en yüksek teklifi yapan Google oldu (Mozilla’nın email client’ı Thunderbird’de ise Microsoft’un Bing hizmeti varsayılandır). Bu ilişki, bazılarına Firefox’un Google’a bağımlılığı olduğunu düşündürttüyse de, aslında çıkar ilişkisi karşılıklıydı. Firefox’un maddi kaynağa, Google’ın ise açık, bağımsız ve standartlara dayanan bir web’e ihtiyacı vardı çünkü Google tamamen web üzerinden iş yapıyordu. Ayrıca, ileride Google yerine rakip bir arama motoru firması daha iyi bir teklif verirse Firefox’un varsayılan arama motoru olma hakkını satın alabilir.

2003: Microsoft’un terk ettiği Apple açık kaynak kodlu KHTML’e koşar: WebKit bazlı Safari

WebKit

WebKit motoru

Bu sırada Apple cephesinde de gelişmeler yaşanıyordu. 1996 yılından beri IE’nin Apple’ın işletim sistemleri için de versiyonları vardı, ancak Microsoft strateji değiştirerek 2003’te Apple’ın platformunu terk etti. Apple da, bu boşluğu doldurmak için, yüzünü Linux dünyasındaki KHTML motoruna çevirdi. KHTML, kapalı kaynak kodlu yazılımların içine yerleştirilmeye izin veren yarı gevşek bir özgür yazılım lisansına sahipti (LGPL). Apple, bu sayede KHTML’i WebKit ismiyle fork’ladı ve bu özgür yazılım motor üzerine kendi kapalı bileşenlerini ekleyerek 2003’te Safari’yi oluşturdu. Tıpkı IE’nin Apple platformları için olan versiyonu gibi, Safari’nin de kısa bir süre Windows versiyonları sunulduysa da sonradan buna son verildi. Yani Microsoft ile Apple birbirlerine tamamen sırt çevirdi. Apple, gelirlerini cazip donanımlarının satışından elde eder. Apple için Safari’nin önemi, kendi donanımında kendi tercihlerine sadık şekilde, kendi kontrolü altında çalışacak bir browser olmasıdır. Bu öncelik, Safari’nin özgür web teknolojileri konusunda duruma göre değişen konumlar almasını getirir. Mesela Apple, mobil cihazlardaki pil tüketimi nedeniyle Adobe Flash’ten hazzetmediği için Flash yerine açık HTML5 Video standardını destekledi, ancak bu şekilde sunulacak videoların codec’i söz konusu olduğunda kendisinin zaten lisans sahibi olduğu kapalı bir codec olan H.264’ü ön plana çıkardı (Mozilla ve Google ise özgür codec’ler içeren Webm’i tercih ediyor).

2008: Firefox’la bir yere kadar diye düşünen Google WebKit’ten Chrome’u yaratır

IE, Firefox ve Safari’ye en son katılan ama en hızlı yükselişi gösteren browser, Google’ın 2008’de çıkardığı Chrome. Google, internetin en büyük reklam şirketidir ve para kazanma yolu neredeyse tamamen web’deki reklamlar üzerindendir. Arama motoru ve diğer sayısız ücretsiz hizmetlerinin hepsi eninde sonunda reklam satmaya yöneliktir. Üstelik, Google’ın reklam dünyasına getirdiği büyük yenilik, kişiye özel reklamlar sunma becerisidir. Bunu da, kullanıcılar hakkında bilgi toplayarak, yani kullanıcının gizlilik ve anonimliğini ortadan kaldırarak yapar. Yani Google’ın ücretsiz gibi gözüken hizmetleri için ruhumuzu satmamızı ister (“Bir şeye para vermen gerekmiyorsa, muhtemelen sen satılacak ürünsün” ilkesi). Google’ın bu nedenle çıkarları özgür web teknolojileri ile uyumludur, ancak, bunları hep kendi bilgi yağmalama ve reklam sunma stratejileri ile birlikte kullanmak ister.

Üvey evlat Chromium

Üvey evlat Chromium

Mozilla ile Google’ın çoğu zaman web teknolojileri konusunda ortak hareket ettikleri ancak zaman zaman ayrıştıkları stresli evliliklerinin altında bu sebep yatar. Google’ın Chrome’u yaratmasının bir sebebi de, Firefox’a varsayılan arama motoru olması karşılığında para ödemektense, her zaman kendi hizmetlerine yönelik varsayılanlar içerecek kendi browser’ını sunmak istemesidir.

Tıpkı Safari gibi Chrome da uzun süre Apple’ın KHTML’den fork’ladığı WebKit motorunu kullanıyordu. Ancak kısa bir süre önce Google, Apple’ın etkisinden çıkıp bağımsız çalışmak için WebKit’i de fork’layıp Blink adlı motoru geliştirdi ve Chrome artık Blink motorunu kullanıyor.

Chrome, kaynak kodlarının büyük bir kısmını Chromium adlı açık kaynak kodlu projeden devşiriyor. Chromium’un üzerine eklediği kapalı kaynak kodlu unsurlar ise Chrome’u, birçok insandaki kafa karışıklığına rağmen kapalı kaynak kodlu bir yazılım yapıyor. Chrome özgür bir yazılım değil. Ancak daha da rahatsız edici olan, zorla kurdurduğu ve her zaman çalışan “Google Update” uygulamasına ek olarak kullanıcının davranışlarını takip etmesi ve bazı bilgilerini doğrudan Google’a yollamasıdır (adres çubuğuna yazılan herşey gibi). İşte bu, Google’ın çirkin yüzüdür ve bu sebeple asla Chrome’u kimseye tavsiye etmem. Chrome’un motorunu çok seven Chromium kullansın diyebilirim, ancak onu da web’de kuruluma hazır bir dosya halinde ara ki bulasın (eğlenceyi size bırakıyorum)…

Chrome’un hızlı yükselişi

Sonuç: Firefox’tan Şaşma

header-firefox2013 yılında 4 büyük browser’ın egemenliğindeki tablo şu: Microsoft’un çiftliğinde IE, Apple’ın çiftliğinde Safari yer alıyor. IE’nin halen tek varoluş amacı Windows’un piyasa egemenliğini korumak. Safari, aynı şekilde Apple’ın işletim sistemi ve cihaz satışlarının devamlılığı için geliştirilmektedir. Tüm platformları desteklemeye çalışan ise Firefox ve Chrome var. Bunların içinde de sadece Firefox tamamen açık kaynak kodlu bir özgür yazılım. Safari ve Chrome açık kaynak kodlu parçalar içeren kapalı kodlu yazılımlar. Dolayısıyla Firefox’un bağımsızlığa ek olarak açık kaynaktan gelen güvenilirlik avantajı var. Google’dan gelen her şey gibi Chrome da bilgilerinizi yağmalıyor. IE ve Safari’nin ne derece bilgi yağmaladığı ve sizi gözetlediği de kapalı kaynak kodlu olmaları nedeniyle belirsiz.

Firefox’un şüphe ile yaklaşılması gereken tek yönü sizi Google Search’e teşvik etmesi. Firefox’ta varsayılan motoru değiştirerek bundan rahatsız olanların problemi çözmesi mümkün. Ben Google’ın arama sonuçlarını, gözetleme araçlarından muaf bir şekilde ve sade olarak önünüze sunan Startpage’i Firefox’ta varsayılan arama motoru yapmayı tercih ediyorum.

Bu yazımda ele aldığım browser’ları büyük 4’lü ile sınırlandırdım. Pazar payları çok küçük olduğundan Opera veya Maxthon gibi diğer alternatiflere değinmedim. Browser underground’una dalmak isteyenler eminim ki Firefox dışında da bazı sağlam kayalara rastlayacaktır. Bunların bazıları yine Firefox veya Chromium’dan türetilmiş olacaktır. Fakat büyük çoğunluk için, doğru amaca hizmet edebilen, yani önündeki kullanıcıya hizmet etmeyi öncelik yapabilen tek bağımsız browser hala eski dostumuz Firefox.

İleride, web’de sizi reklamlardan kurtaran, gözetlenmenizi engelleyen, ve özgür teknolojileri daha rahat kullanmanızı sağlayan Firefox eklentilerini de tanıtacağım. Bu tip eklentilerin her zaman en iyilerinin Firefox için üretilmesi de tesadüf değildir, aklınızda bulunsun.

Doğru amaca hizmet edebilen tek Browser: Firefox” üzerine 5 yorum

  1. Chromium acık kaynaklı mı chrome’dan farkı nedir? (uzun süredir ff kullanmanın inanılmaz rahatlıgındayım..)
    bir diger sorum da bazı fotograf sitelerine girdigimde onları kaydetmek icin ögeyi incele diyorum sag tıklayıp onra linki alıp yan sekmede acıyorum. Bu .jpg uzantılı linki chromeda secip sag tıklayıp hemen acabiliyorum ama firefoxta secemiyorum onu yani kendim arayıp bulmam gerekiyor. Chromedaki gibi yapma yolu var mıdır ?

    Cevapla
    • Chromium, Chrome’un temelini oluşturan açık kaynak kodlu proje. Google, Chromium’u alıyor, üzerine bazı kullanışlı fakat özgürlük için zararlı özellikler ekleyip Chrome’u oluşturuyor.
      Firefox’ta da herhangi bir imge’yi sağ tıklayıp “view image” ile açabilirsiniz. Eğer bu engellenmişse web sitesinin marifetidir.

      Cevapla
  2. Ben de Firefox’un piyasadaki en güvenilir tarayıcı olduğuna inanıyorum ancak nedense ağır işleyen bir tarayıcı oldu çıktı son zamanlarda. Ve Chrome gibi sürekli sürüm atlaması fakat her yeni sürümde benim gibi sıradan bir son kullanıcı için ilgi çekici özelliklerle bir türlü gelmemesi kullanma isteğini köreltiyor.

    Cevapla
  3. Geri bildirim: Hayati Firefox Eklentileri 1 – Adblock Edge | Dalgamotor ~

dalgamotor için bir cevap yazın Cevabı iptal et